Topal Asker


Ey saçlari "alagarson" kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topla diye.
Bir sorsana o topallık nerden hediye ?

Sen Şişli'de danserken her gece , gündüz
Biz ötede ne ovalar ,çaylar,ne dümdüz
Yaylaları geçtik,karlı dağları aştık;
Siz salonda dansederken bizler savaştık.

Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;

Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum:Çünkü bugün şu dünyada ben

Neyim? Bir hiç... işe güce yaramaz,topal...
Sen saglamsın senin hakkın dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!

Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.

Sen o sıcak odalarda cilveli , mahmur
Dolaşırken... Bizde tipi,fırtına,yağmur,
Kar altında kanlar döktük,canlar yıprattık;
Aç yaşadik, susuz kaldık,taşlarda yattık

Sen açılmış bir bahardın , biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
Gülme bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel,fakat içi çamur kız!

Sana karşı haykıranı mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belali işe can atan

Anam,babam,karım,kızım eziliyorken
Dağlar kadar yük altında...Gel,cevap ver,sen
Bana anlat,anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız ,fuhşa taptınız!

Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalniz gönül verdiniz siz zevke,cazbanda...
Ey nankör kiz,ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harbederken yedim kurşunu.

Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.

Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehit canımız

Güya sizin mezenizdi ! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız,kudurdunuz arsız,edepsiz!...
Gerçi salonlarda "yıldız" dı senin adın,
Hakkikatte fahişesin ey alçak kadın!

Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
................................................
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..

H. Nihal Atsız 

Şehidimin Kanı Yerde Kalmasın

 
Seksendört yılında Siirt ilinde
İlk pusuyu kurdular Eruh yolunda
Mehmedim’in türküsü alem dilinde
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Okullar camiler yanmış yıkılmış
Üç günlük bebeğe kurşun sıkılmış
Analar hep yasta boynu bükülmüş
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Yakılan köyleri anlatır biri
Dili dolaşıyor benzi sapsarı
Gidenler bir daha dönmüyor geri
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Suriye Bekaa dolaşıp durdun
Çoluğu çocuğu ölüme sürdün
Birinci dersini Kenya’da gördün
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Gözün aydın olsun yurda hoş geldin
Onbeş yıl bekledik niye geç kaldın
Sürdüğün saltanat bitmezmi sandın
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Fırsat verilirse hizmet edecek
Çoban olup dağda davar güdecek
Bir yolunu bulsa Şam’a gidecek
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Bu rezil yüzünden ne canlar yandı
Otuzbin can gitti ocaklar söndü
Annem de Türk dedi Kıble’ye döndü
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Suriye İran Irak destek olmasın
Avrupa bu işe köstek olmasın
Gerek yok gözlemci filan gelmesin
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Pişmanlık yasası çıksın ne demek
Bunun Türkçesi katile af demek
Abesle iştigal resmen halt yemek
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Yetim yavruların yükselen sesi
Hakim bey savcı bey dinleyin bizi
Kırılsın o kalem yazmasın yazı
Asın bu katili nefes almasın,
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Ağlayan sızlayan analar gördüm
Düşündüm taşındım kararı verdim
İlmeği yağladım urganı gerdim
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Şehit Hüseyin’in oğlu büyümüş
Mahkemede bir bak yiğit ne imiş
Biz kararı verdik yok artık dönüş
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Yerin yurdun belli rahat olsunlar
Adresin İmralı böyle bilsinler
Dağdaki itlerin gelip alsınlar
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Avukatlar gelip gelip gitsinler
İmralı havası alıp gitsinler
Savunmana delil bulup gitsinler
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Yetmiş avukata ne gerek vardı
Dangalos Dallama gelse yeterdi
Üçü bir arada olup biterdi
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Şehidin geride oğlu kızı var
Yanmış yüreklerde dinmez sızı var
Bir bilsen kellende kimin gözü var
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

Şehitlikte açık görüş olmuyor
Feribotla bacı kardeş gelmiyor
Olanları aklım fikrim almıyor
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın
Cümle şehitlerin adı sorulsun
Kıssadan hisse hesap görülsün
Fazla uzatmayın kalem kırılsın
Asın bu katili nefes almasın
Şehidimin kanı yerde kalmasın

otuz kupona

 
Radyo, televizyon, gazete, dergi
Her birşey meydanda, sergi var sergi
Esnafa, çiftçiye koy peşin vergi

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Taksitle araba, taksit taksit ev
Enflasyon kudurdu, dev oldu dev
İstersen küfür et, istersen sev

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Sınavı düşünme! Kitabın bizden
Bedava deneme sınavın bizden
Yarı çıplak hatunlar, son avın bizden

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Bardak, tabak, oyuncak, halı verdiler
Denizin dibinde yalı verdiler
Gül yaprağı gösterip çalı verdiler

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Fatih'e İstanbul, Yavuz'a Mısır
Yüz kupona kilim, seksen kupon hasır
Kuponla gelecek ülkeye huzur

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

En son hediyeyi kızlar tanıttı
Gümbür gümbür çalan sazlar tanıttı
Utanmaz, arlanmaz yüzler tanıttı

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Kampanya dönemi geldi, geçiyor
Uyuma vatandaş fırsat kaçıyor
Millet çatır çatır kupon kesiyor

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Her satırdan şiddet, nefret akıyor
Kalemler bölücü tohum ekiyor
Ekranlar salyalı pislik kokuyor

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Makyaj, giyim, kuşam bunların işi
En sağlıklı yaşam bunların işi
'Siz emredin paşam' bunların işi

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

İhtilal yaparsın manşet atarlar
'Nû resim ' yaparsın topa tutarlar
Hangisini saysam katar katarlar

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Demokrasi, laiklik, insan hakları
Örtüyle başladı ilk yasakları
İrtica geliyor (!) son tuzakları

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Laiklik şeriat kavgası bitsin
Ülkeme duyulan bu nefret yetsin
Sevmeyen şerefsiz defolsun gitsin

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Görüntü kemalist / aslı komünist
Hesaplar çok ince tam oportünist
Bunlar hem yalaka, hem kapitalist

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Atatürk maskesi işin yapısı
Atatürk'e kuban olsun hepisi
Bizim ulan memleketin tapusu

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Deniz Türkiyeli, Önkuzu Türk'tü
Ay-Yıldız bayrağı en büyük farktı
Evita sevenler Ülkü'den korktu

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Kılıçkıran, Özmen dağda gezmedi,
Karakol basmadı, huzur bozmadı
Beşbin şehit verdik kimse yazmadı

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Her günüm cenaze her günüm şehit
Çektiğim acıya Yaradan şahit
Bunların sebebi Şam'da bir it oğlu it

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Kimine Rusya'da bedava tatil
Kimine dinamit, kimine fitil
Çatlıya gelince 'Faşist' bir katil

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Düşman gelmiş kapımıza dayanmış
Dört yanımız kampanyaya boyanmış
Kutuplara yaz gelmiş bak onlarda uyanmış

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

Çanakkale hiç kampanya görmedi
Dumlupınar kampanyaya girmedi
Kocatepe mega kupon vermedi

Uyan Türk Evladı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM

 


Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!


-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir aşkım istiklale,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!


Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?


Mehmet Akif Ersoy

Kod Adı Fettah..

 
Kod Adı Fettah..
-------------------------------------------------------



Molla Kerim''e minnetle..

Ben Molla Kerim, kod adım Fettah!
Vatana göz koyanda hayın; at biner, tüfeklenir erenler..
Derim ki “Ey, güzel ölüme sevinerek yürüyenler,
Yörük beyleri, koç yiğitler, yanımızdadır Allah!
Yüreklerini öç ile körükleyenler
Öfkeniz öfkemdir, kininiz kinim!”
Ben Molla Kerim, kod adım Fettah
Tarsus ilinde çetelere baş diye bilinirim!

Bir olsun, iri olsun, diri olsun milletim
Bayrak inmesin, susmasın ezan deyip kavga verdim..
Şafak sökende akşam olanda,
Soluk soluğa koşan atım şaha kalkanda,
Mavzerim ırz için patlayanda
Kuşatılmış düşmanda telaş diye bilinirim..
Ben Molla Kerim, kod adım Fettah
Zalime çatık kaş diye bilinirim!

Bayrak uğruna usanmadan döne döne vuruşan,
Yabana esaret tanımayan, dizilipte kurşunlanan;
Harputluoğlu Ahmet, Güllü Fakı, Kara Kazım
Baç Köprüsü şehitleri, bu yiğitlerdir can gardaşım!
Şimdi Al sancakta yoldaşlarımla birim
Ben Molla Kerim, kod adım Fettah
Müfrezesi Çeliktaş diye bilinirim!

Bir destanın kalemine kan vermişim
Kıyamete kadar unutulmaz adım..
Ölmedim, namımla beraber toprağıma serpildim;
Bazen Çukurova evlerini ısıtan ateş,
Bazen ırmağım kah deli dolu kah yavaş,
Bazen bereketli topraklarda edinilen uğraş,
Bazen yazmalı gelin erimin de ki aş diye bilinirim!..
Ben Molla Kerim, kod adım Fettah
Şehit tabutlarına bakan gözlerde yaş diye bilinirim!..

Benki bu sulardan yüzümü yumuşum
N’ola ki uğruna gözlerimi yummuşum..
Gam değil!.. ha yaşamışım ha toprağım için vurulmuşum..
Belki kabirsizim ama tarihten silinmezim
Ben Molla Kerim, kod adım Fettah
Namus uğruna edilen savaş diye bilinirim!

27 Temmuz 1920 şahadet tarihim
Vatan için ölüme konulan baş diye bilinirim!

Güven

 
Güven

Koç yiğidim, Bahadırım, Ozanım
Alp Dadaşım, Yağız Efem, Ozanım
Bir nârada dokuz tümen bozanım,

Tuğ kaldırıp yürüyecek Bozkurtum!
Tanrım Türk'ü koruyacak Bozkurtum!

Dört yaman sızım var inceden ince;
Vatanca, Bayrakça , Törece, Dince...
Ay-yıldızın ışığını görünce,

Arsız otlar çürüyecek Bozkurtum!
Tanrı Türk'ü koruyacak Bozkurtum!

Yeline de Ergenekon yeline!
Kurban olam kutlu ülkü yoluna!
Yetmiş körük milyon oldu biline!

Demir dağlar eriyecek Bozkurtum!
Tanrı Türk'ü koruyacak Bozkurtum!

Bizim ilde doğan olur baz olur,
Kara taşa pençe vursa iz olur.
Bir yiğide yedi kâfir az olur!

Orduları kürüyecek Bozkurdum!
Tanrı Türk'ü koruyacak Bozkurdum!

Yola çıktık Tanrıkurtlar yolundan,
Yandık piştik 'Kızıl Elma' derdinden.
Günde bin kez Gükbörünün ardından

Beş yüz köpek ürüyecek Bozkurtum!
Tanrı Türk'ü koruyacak Bozkurtum!

Dokuz ışık kör zulmeti yaranda
Dokuz sene şölen olur Turanda
Ol Yezdan'ın va'di Kur'an'da

Soysuz eller kuruyacak Bozkurtum!
Tanrı Türk'ü koruyacak Bozkurtum!

Birlik Çağrısı

 


Birlik Çağrısı

Yağı 'Hurra!' deyip hücum edende,
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?
Yüz bin değer yıkılırken bir günde,
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

Kâfir oku hedef döğer uzaktan
Haber gelmez Kırgız, Tatar, Kazaktan.
Kurtulmadan içerdeki tuzaktan,
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

Göğümüzden mavi rengi çaldılar,
Tanrıdağ`da tuğumuzu yoldular, ·
Yurdumuzu bölük bölük böldüler,
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

'Üzerinde gün batmayan' ilin yok!
Yandı Asya, tutunacak dalın yok!
Sarp dağları açmak için dalın yok!
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

Kalın ordu nerde olsa görülür.
Ülkülere birlik ile varılır.
Yoldaşlarımız, gök pusatlar darılır.
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

Hey şahinler, cılasınlar, alperler!
Yiğitliği muştulaşmış askerler!
Soğuk yaman, bulut kara, gök gürler,
Türk'ün Türk'e küseceği çağ mıdır?

ERGENEKON DESTANI

Kaçınız bilirsiniz, biz nerelerden geldik

Atamız Kayan gibi, dağlardan akan seldik

Bugün anlatacağım, geldiğimiz yerleri

O dağları, taşları, ovayı, nehirleri

İyi dinleyin beni, ki yaşayın o anı

Öyle anlatayım ki, unutmayın o anı

İyi bilin, öğrenin, anlatın unutmadan

Tek sözü eksiltmeden, bir kelime katmadan





İl Han Kağan baştaydı, kuvvetliydi Gök Türkler

Savaşa doymuyordu, heyecanlı yürekler

Okunun ötmediği, kılıcın yetmediği

Millet kalmış mıydı ki, tek mağlup etmediği

Bir de Sevinç Han vardı, Moğolların başında

Yaşını da bilirim, İl Han Kağan yaşında

Diş geçirememişti, yiğit Türk çerisine

İlerlemişti Türkler, Moğol içerisine

Sevinç Han dayanamaz, mektup yollar dört yana

Der ki: "Türkler düşmandır, hem bana hem de sana."

Toplanıp çevre beyler, varırlar bir karara

Birleşmeli hep birden, açmalı Türk`te yara

Haber alır İl Han`ım, geldi savaşın çağı

Beş bin ordu birleşse, sönmez Türk`ün ocağı

Gök Türkler yener yine, şaşırır karşı beyler

Hele bir görün bakın, Sevinç Han şimdi neyler

Bırakıp hayvanları, kaçar Moğol ordusu

Bu ne anlama gelir, sorulmamış sorgusu

Türkler başlar şölene, hem yeyip hem içmeye

Ama Moğol uyumaz, gelir kanım içmeye

Ani bir baskın olur, bir bir düşer Türk eri

Her yan cesetle dolar, ayrık gövdeyle seri

İki alp er çarpışır, adları Kayan, Tukuz

Unutma biz bir yaydan, atılan dokuz okuz

Kayan, kağan oğluydu, dağdan akan sel gibi

Tukuz, kağan yeğeni, gökten esen yel gibi

Gözlerinin önünde, yok oldu budunları

Atlayıp da atlara, kaçtılar kadınları

Kaçtılar dediysem ben, sanmayın ki korkudan

Beyleri emretmişti, ar denilen duygudan

Almıla idi biri, Bengül de ötekisi

Gittiler Kutlu Dağ`a, at üstünde ikisi

Kayan ve Tukuz, bitik; yığıldılar toprağa

Türk`ün bu helal kanı, feda olsun bayrağa

Sevinç Han geri döndü, Türkler öldü sanarak

Bir kahkaha patlattı, manzaraya kanarak

Derken bir kıpırdanma, Tukuz kalktı ayağa

Taşıdı Kayan`ı da, kuytuda bir oyuğa

Almıla ile Bengül, döndüler sonraki gün

Ama kaçmalıydılar, öz vatanından sürgün

Yiğitleri yaralı, halleri yok ölmeye

Ne ölmeye hal kaldı, ne de bir tek gülmeye

Kutle Dağ`a vardılar, kaldılar bir kaç gece

İyileşti yiğitler, gezdiler gündüz gece

Aradılar o kadar, sonunda da buldular

Bu korkulu yaşamdan, sonunda kurtuldular

Lakin bu yerin yolu, geçit vermez pek kolay

O anda oluverdi, o ne muhteşem olay

Bir bozkurt peyda oldu, düştü dördün önüne

Yol gösterdi onlara, bu cennetin içine

Öyle bir yer ki ora, Kök Tanrı`dan hediye

Kapattılar geçidi, yağı bulmasın diye

Dediler buraya ad, koyalım "Ergenekon"

"Ergene": "dağ kameri"; ve "diklik" demektir "kon"...



Asena`nın kurtları, girdiler güzel yurda

Hepsi duacıydılar, o yol gösteren kurda

Kağan soyunda gelen, Kayan önderleriydi

O demirden kurt başlı bayrak gönderleriydi

Ergenekon onlara, yurt oldu tam dört yüz yıl

Hatırla o günleri, sarhoşluğundan ayıl

Dört yüz yıl çoğaldılar, yaşlıları ölürken

Boy boy oldu Tukuzlar, Kayat ve de Türülken

Tukuzlar ve Türülken, atalarıdır Tukuz

Sonra da bu iki kol, oldular Dokuz Oğuz

Kayat; soyu Kayan`ın, kağanlar hep bu boydan

Çıkmadılar töreden, hepsi de aynı soydan

Şölen yaptılar her yıl, anarak kutlu günü

Unutmadılar bir an, ne yağıyı ne dünü

Dört yüzüncü şölende, kağandı Börte Çine

Türk`ün öç duyguları, bir başka coştu yine

O savaşta olanlar, Gök Türk`üme ar gelir

Sığmaz oldu tümenler, Ergenekon dar gelir

Ama burdan çıkmanın, bir çaresi yok muydu

Demirden dağı gören, o tarihte yok muydu

Bütün halk arar oldu, kurtuluşun yolunu

Gözler hep tarar oldu, hem sağını solunu

Bir çocuk çoban vardı, yiğit Tirek adında

O ne kaval çalardı, bu on yedi yaşında

Bu Tirek çalmaz sanki, kavalıyla inlerdi

Çalmaya başlayınca, bütün oba dinlerdi

Kavalıyla dosttu o, üflerdi sevdasını

Kattı Ergenekon`dan, bir çıkış arzusunu

Gök gözlü bir kök böri, varıp geldi önüne

Sonra yavaaaş yürüdü, bir çıplak dağ yönüne

Tirek eve dönünce, anlattı demirciye

Dedi: "Ey bilge kişi, bu kurt gelir de niye?"

Demirci hazırlandı, sabah Tirek`le gitti

Düştü kurdun peşine, dağ önünde yol bitti

Anladı ki demirci, bu dağ saf demirdendir

Ve bu gök tüylü böri, ulu Kök Tengri`dendir

Dönüp anlattı Han`a, bütün bu olanları

Demir dağı eritip, yol açmak planları

Yığdılar odun, kömür ve devasa körükler

Bu son umutlarıydı, çıkmalıydı Gök Türkler

Dualar eşliğinde, yakıldı koca ateş

Sonunda eridi dağ, sevindi bacıkardeş

Bir öncü yolladılar dışarıya bakmaya

Sabırsızdı Gök Türkler, öz yurduna akmaya

Öncü giden dönünce, mutlu haber verince

Tuğlar kalktı havaya, bu ereğe erince

Çıkıp Ergenekon`dan, dost ile dost oldular

Varıp atayurduna, yiğitçe öç aldılar

Yüzlerce yıl solmadan, hep tomurcuk verdiler

Dirlik düzen içinde, yaşayıp yeşerdiler

Ateşte demir dövüp, her yıl hiç unutmadan

Yaşattılar o günü, hem de hiç aksatmadan...

..........





Ozan Çu-çu anlattı, size kutlu destanı

Siz de anlatasınız, gence dostu düşmanı

Sözümüz uzun oldu, lakin gönülden oldu

Giden bir kaç dakika, yine ömürden oldu...

Ölmeden önce ölünüz ne demektir?
Herkesi sevecek miyiz? Kim sevilir, kim sevilmez?
Fıkıh ne demektir? Neden her Müslümanın fıkıh öğrenmesi gerekir?
İnsan niye yaratıldı?
Bilip de yapmayan kendisini kurtarabilir mi, başkalarına faydalı olabilir mi?
Din kitaplarında kötülenen dünya nedir?
İbadetlerimizde gevşeklikten nasıl kurtulabiliriz?
 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol